Ali Alışır’ın 2009 yılından itibaren odaklandığı “sanal” kavramı yapıtlarının merkezini oluşturuyor. Felsefe, sosyoloji, edebiyat, sinema gibi farklı disiplinlerdeki toplumsal sorunları, fotoğrafa dijital müdahalelerde bulunarak ürettiği yapıtlarıyla irdeleyerek gündeme taşıyan Alışır, kullandığı farklı tekniklerle ürettiği yeni imge düzeniyle alternatif bir ‘boşluk’ uyarısında bulunuyor..Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta, 6 Eylül'de Bozlu Art Project Nişantaşı’nda açtığı "Kozmos" isimli sergiyle dikkatleri üzerine çeken Ali Alışır ile bir söyleşi gerçekleştirdik.Ali Alışır kimdir? Biraz kendinizden bahseder misiniz?Fotoğraf sanatçısıyım. Yaklaşık 15 yıldır çağdaş sanatla ilgi çalışmalar üretiyorum. Çalışmalarım İstanbul Modern Sanatlar Müzesi, T.C Cumhurbaşkanlığı Köşkü ve 94 büyükelçilik dahil birçok özel, yerli ve yabancı koleksiyonlarda yer alıyor. 2009 yılından beri “Sanal” ve “Gerçeklik” kavramı çalışmalarımın merkezini oluşturuyor. Sanal Bedenler, Sanal Mekanlar, Sanal Savaşlar, Sanal Manzaralar sergilerinden sonra Kozmos sergisiyle tekrar izleyici karşısındayım.Ne salt fotoğrafçı ne de salt ressam olarak tanımlayabiliyoruz sizi. Aslında sizde ikisi de var. Siz hangisini kendinize daha yakın hissediyorsunuz? Resim kökenli bir sanatçıyım, ama uzun bir süredir çağdaş fotoğraf sanatıyla ilgili çalışmalar üretiyorum. Ben ikisini birbirinden ayırmıyorum. Eğer anlatmak istediğiniz bir şeyler varsa yöntemin çok da önemli olmadığını düşünüyorum. Ben bu çalışmaları boya ile ya da kilden de üretiyor olabildirdim, ama ben ışığı tercih ettim. Bir nevi ışıkla resim yapıyorum.Fotoğraf ve resim arasındaki size özgü dili nasıl yarattınız? Bir karşılaştırma yapmak gerekirse sizi ve projelerinizi diğer fotoğrafçılardan ve disiplinlerden ayıran nedir?Üniversite dönemi ve sonrası uzun yıllar resim yaptım. Eğitimimi tamamladıktan sonra İtalya’ya taşındım. Orada resimden gelen yeteneğimi fotoğraf ile birleştirdim. Bu aynı zamanda bana resim yapmanın yetmediği bir dönemdi. Teknoloji ile beraber fotoğrafın da resim gibi işlenebileceğini fark ettim ve o günden bu yana teknoloji ile sanatı bir araya getirip çağdaş sanata yönelik işler üretiyorum. Diğer sanat dallarından ve bu çalışmaları üreten sanatçılardan beni ayıran en önemli farkın; çok okumak ve okuduklarımı üretim süreçlerime başarıyla yansıtabilme yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan yaşadıklarınızın hayatınıza yansıma konusu çok önemli. Eğer doğru şekilde hayattan beslenemiyorsanız bunu eserlerinize yansıtamıyor ve tıkanıyorsunuz. O yüzden yaşarken ve üretirken samimi olmak en önemli unsur bence...Bundan önceki sergilerinizin odağında hep “sanal” vardı. “Sanal Bedenler”, “Sanal Mekanlar”,” “Sanal Savaşlar”, “Sanal Manzaralar”… Sanal ve gerçeklik kavramlarını teknolojiyle buluşturdunuz. Bu kavramla anlatmak istediğiniz neydi?Bir zamanlar insanlar ‘gelecekte makineler her işi yaparsa bize kalan bunca boş zamanda biz ne yapacağız’ diye soruyorlardı. Ama bugün böyle bir boş zamanımız olmadı. Ben teknolojinin dünyayı daha iyi bir yer yapacağına dair beklentimden vazgeçmedim. Ama bir taraftanda her gün bir robot gibi gerçekleştirmeleri gereken tüm eylemleri yinelemekten başka birşey yapmayan, içleri boşalmış, yanlızca biyolojik bir yaşantı sürdüren maddi varlıklara dönüşmeye başladığımızı da söylemekten vazgeçemiyorum. Sanal kavramıyla ilgili açtığım bu sergiler ile modern insanın yalnızlığı ve biraz da çaresizliğini ortaya koymaya çalışıyordum.Peki, 6 Eylül’de başlayan“Kosmos” serginiz bu sergilerden ayrışıyor. Bu sergiyi izlemeye gelenler neler görecek? Kozmos sergisi, inançlarımı sorguladığım bir dönemde gerçekleşti. Sergi fikri oluşmadan önce çalışmanın etkin gücüne inanan biriydim. Daha analitik bir düşünce biçimim vardı. O döneme kadarki çalışmalarım da bunların izlerini taşıyor aslında.-Entegre devreler,sosyal medya ağları analitik düşünen bir zihnin üretimleri…- Bu yüzden “zihinle yapılmış işler” olarak tanımlıyorum ben o dönemimi. ”Kozmos” sergisinde ise “kalple” ürettiğim bir döneme geçiş yaptığıma inanıyorum.“Sanal Bedenler”,“Sanal Mekanlar”,“Sanal Savaşlar”,“Sanal Manzaralar” sergilerinde sanki dünyadaki oluşumdan evrene doğru bir üretim süreci izlediğimi fark ettim. Yani “7 yıl içindeki sergilerimle beraber gerçeklik algımda çok büyük değişimler olmuş. -Öncelikle “beden”in (Sanal Bedenler) varedilmesi, o bedenin bir “mekan”la özdeşleşmesi, sonra bedenin mekanını terk edip “savaşma” sürecine girmesini, oradan da savaşmayı bırakıp “manzaralar”a yani doğaya kendini bırakması ve belki de bu son sergiyle beraber; kafamı yukarı kaldırıp bir zamanlar ait olduğumuz yere bakıyor olmamı içeriyor bu süreç.O yüzden sergime gelen insanları bu sefer düşünmeye değil, hissetmeye davet ediyorum.Fotoğraf günümüzde çağdaş sanatın odak noktalarından biri. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?Henüz 200 yıllık geçmişe sahip fotoğraf sanatının bugün tarihi binlerce yıllık geçmişe sahip resim sanatı kadar öneme sahip olması oldukça dikkat çekici. -Ki bunun belkide son 100 yılı çağdaş fotoğraf sanatına aittir.- Bu, aslında bize el işçiliğinden ve emekten çok, fikrin ve hissin önemli olduğunu birkez daha gösteriyor. Ve tabiki en önemlisi günümüzü yorumlama açısından bugünün dilini tercih ediyor olmamız da oldukça değerli olduğunu düşünüyorum.
Röportaj
20 Eylül 2016 - 19:36
Ali Alışır: Bir nevi ışıkla resim yapıyorum
Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta Ali Alışır'ın yeni sergisi "Kozmos"u konuştuk.
Röportaj
20 Eylül 2016 - 19:36