2012 yılından bu yana yayın yapan Münferit Vakalar (MV); şiirin, denemenin, öykünün ve bağımsız metinlerin yayınlandığı bir site. Sitede, öykü-deneme-şiir türlerinde özgün metinler yayımlanıyor. MV’nin yazar kadrosu, şimdilik on üç “eli kalem tutan”dan oluşuyor: Elif Çevik, Emrah Yolcu, Evran İrnek, Eyaz Demirci, Hasırizi, Korkut Üneli Murat İbrahim, Mustafa Yörür, Narodnik, Oğuzhan Dursun, Osman Bulut, Osman Kudret ve Yakup Öztürk. Kalemine güvenen genç isimlere de kapısını aralık tutan platform, yazar kadrosu içerisinde yaptığı çalışma ve görüşmelerle edebiyat alanında “söyleyecek sözü, anlatacak derdi olan” yeni kalemler için de bir bakıma yol gösterici görevini üstleniyor.Münferit Vakalar, kendisini şöyle tanımlıyor: “Biz kimiz? Aslında soru baştan yanlış. Biz diye nitelendirilebilecek bir grup yok ortada. Bir araya gelmişlik diyelim. Bu site farklı zihinlerin toplaştığı bir ortam. Ne ortak bir misyonu var ne vizyonu. Herkes kendi kafasına göre hareket eder, dolayısıyla her yazı yazarın kendi sorumluluğundadır. Herkesin kendi çöplüğü, kendibaşınalarıntoplandığıyer işte. Bu sebeple duygudur, düşüncedir, her bir çeşidini görebilirsiniz; illa bir site politikası istiyorsanız, budur ana kriterimiz. Ötesine de gerek yok zaten…”Münferit Vakalar sitesine erişmek için tıklayınızMV’de yazmaya devam eden genç yazarların bazı paylaşımlarından yapılan alıntılar ise şu şekilde:“Ölmenin ne demek olduğunu bilmiyorum. Öbür dünyada sizin üniversite tercihlerinize benzer bir sistem olduğunu düşünüyorum. Kimi insan, kimi kurt, kimi lale, kimi sümbül, kimi gül, kimi bülbül, kimi leyla, kimi mecnun olmayı seçiyor. Hangi puanla buraya atandım bilmiyorum, hangi akla hizmet kurt oldum, onu da.”
Kış Bahçesi, Korkut Üneli
***“Aklın aşamadı bir türlü, “neden ben böyleyim?”de durdu.Çağın algısı mı kördü? Yoksa Rabbin mi zor sordu?”Zor Soru, hasırizi
***“Güzelliği öyle insanın içine neşe salan, havalara zıplatan, insanı ferahlandıran bir güzellik değildi. Tam tersine, görenlerin içi parça parça olur, yüreğine hançer saplanır, kendini paralayası, yere çarpılıp kafasını duvarlara vurası gelirdi. Önce ince bir sızı şeklinde başlayan o garip tutkunluk, yavaş yavaş büyür, kalbine otururdu. Kara bulutların gökyüzünü kaplayıvermesi gibi bir anda göğsünü kaplar, üzerine oturur, boğazını sıkar, nefesini keserdi.”Bir, Muratcan İbrahimoğlu
***“Ey aşkıma yakıştırdığım hasekiSultan sen olsan daSaray benim içimde.”Allame, Mustafa Yörür***“bireyler bazen bireyliklerinden utanmadan sürü halinde dolaşabiliyorlar, ondan bahsedeceğim. bence de insan sosyal hayvandır, varsın dolaşsın, kime ne. tabi. yalınız insan sadece sosyal hayvan değildir, çok pis derecede sosyaldir, sürü halinde geze geze bireylikden sıyrılıp “çoğey”in bi parçası haline gelir, hatta bi süre sonra kendisi çoğey haline gelir. bireyliği küllüyen atıp gitmez belki, kıyıya köşeye bırağıp arada bi yoklasa da sürü halindeykene çoğeylikden memnundur, çünkü sosyallik böyle bişey.”Boğaziçinin Maganda Grupları, Evran İrnek