Çocukluk yıllarımdı, ilkokul yılları… Her gün haber bültenlerinin ilk sırasında idi “Bosna Hersek” te yaşanan savaş ve trajedi.
Tito’nun[1] Yugoslavya’sı çöktükten hemen sonra eski Yugoslav ülkeleri bir bir bağımsızlığına kavuşurken bu hak Bosna’ya çok görülmüştü. Hırvat ve Sırplar bu bağımsızlık fikrine sıcak bakmadıkları gibi her tarafından çevreledikleri Bosnalı Müslümanlara karşı savaş başlatmışlardı.
Savaş tüm insafsızlığı ve acımasızlığıyla devam ederken, Filistin’de Yaser Arafat’ın, Kıbrıs’ta Rauf Denktaş’ın bağımsızlığın ve mücadelenin simge ismi haline geldiği gibi, Bosna Hersek direnişinin de bir simge ismi ortaya çıkmıştı.
Bilge Kral lakabını da taşıyan ve Bosna siyasetinde evvelinden beri adı duyulan (Aliya) Ali İzzet Begoviç bu savaşın ve direnişin simge ismiydi.
İsmimin benzerliğinden ve o yıllarda okul ve çevremde bana Begoviç denmesinden midir bilinmez, bu efsanevi isme büyük bir hayranlık ve ilgi duymaya başlamıştım.
Bosna savaşı 1992-1995 yılları arasında sürerken ve şehirler, köyler, tarihi eserler[2] ve yazılı kaynaklar bir bir bombalanıp yok olurken o hep halkının başında ve sabırla mücadeleye devam etmişti.
BM, NATO ve dönemin AT (AB) si olaylara sessiz kalıp ciddi bir yaptırım uygulatamazken hatta başta Srebrenica ve benzeri şehirlerde ciddi bir soykırım suçu işlenirken, o kendisini insanlarına yani “İnsana” adamıştı.
Zorlu geçen savaş yıllarında, Saraybosna’da sesinin çıktığı kadar kendisini ve ülkesini dünyaya duyuran bu eşsiz şahsiyet, savaşı sonlandıran Dayton barış antlaşması[3] ile dünya tarihine de adını yazdırmıştır.
Savaşın en zor anlarında özellikle Mostar kentinde bulunan Osmanlı köprüsü ve benzeri eserlerin yıkıldığı günlerde bazı Boşnak askerlerin intikam için Sırp ve Hırvat kiliselerini yıkma teklifine şiddetle karşı çıkmıştır. Bu konuda yaptığı bir konuşma sadece Bosna ve Balkan siyaseti değil tüm dünya siyaseti için çok büyük önem arz etmektedir.
Bu konuşmasında Begoviç: “"Görüyorsunuz, Allah bizi zor bir imtihandan geçiriyor. İnsanlarımız boğazlanıyor, kadınlarımız ve çocuklarımız öldürülüyor, camilerimiz yıkılıyor ve biz ne onların kadınlarını ve çocuklarınız öldürmek ne de kiliselerini yıkmak istiyoruz. Bunu yapmak istemiyoruz, çünkü, bazı istisnalar olsa da, bu bizim tarzımız değil. Bazı askerlerimiz burada ve bunu onlara söyleme fırsatı buluyorum. bu herkese ulaştırmamız gereken bir mesaj. kazanacağız; çünkü öteki dine, öteki ulusa ve öteki siyasi duruşa saygılıyız. (...) çünkü, aklı başında ve dürüst insanlarız. Aslında, herhangi bir kutsal nesneyi tahrip etmemiz, bizlere, sarih bir biçimde yasaklanmıştır. Sırbistan`a dört asır boyunca Türkler hükmetmiş olmasına rağmen, bu yasaklama sayesinde, Deçani, Graçanica ve Sopoçani manastırları yerlerinde duruyorlar. Türkler buraları tahrip etmediler. Çünkü inandığımız kitap, bu türden bir tahribatı reddediyor. İnsanlarımız bu kurala sadık kaldılar. (…) bu bizim zaferimizin anahtarıdır. Allah`ın yardımıyla kazanacağız, çünkü muayyen yasalara uyacağız. (...) bazen askerlerimizle bazı problemler yaşıyorum. şöyle diyorlar: `neden intikam için bir şeyler yapmıyoruz?` onlara: `yasalara saygılı olun ve işleri kendi mecralarına bırakın` diyorum. Çalışması ve savaşması gerektiğine, ancak olaylara hükmedemeyeceğine inanan bir topluluğa mensup değil miyiz? İnsanlar tarihe hükmedemezler, tarihe Allah hükmeder ve o ne derse o olur..."[4]
Bilge Kral Ali İzzet Begoviç, barış antlaşması sonrası da kendisini insanlara, halkına adamış ve bu uğurda çalışmıştır. Bosna topraklarında başlayan hayatı 78 yılın sonunda yine Bosna topraklarında son bulmuş ve yıllarca uğruna kan dökülen başkent Saraybosna’ya defnedilmiştir.
Kabrini ziyaret ettiğinizde görürsünüz ki, etrafında bulunan mezarların doğum tarihleri farklıdır ama ölüm tarihleri çoğunun aynıdır. Bembeyaz bir pamuk tarlasını andırır bu mezarlık ya da daha doğru bir ifadeyle şehitlik.
Dünya seni saygı ile anıyor Bilge Kral Begoviç, ruhun şad olsun ve unutma ki “İnsan”a adadığın ömrün, bugün bağımsız Bosna’nın ayakta kalmasını sağladı ve insanlarının geleceğini kurdu. İnsanların sana minnettar ve bizler gibi Saraybosna’yı, Bosna Hersek’i ziyaret edip o anları yaşayan ve sabrını ve mücadeleni takdir eden kişilerde minnettar.
Acıların unutulduğu, barış dolu günlere… Mutlu uyu Bilge Kral…
[1] Mareşal Josip Broz Tito; Yugoslavya tarihinin en etkili şahıslarından birisi olan devlet adamı, asker ve yönetici. (1892-1980)
[2] Özellikle Osmanlı döneminden kalma cami ve benzeri tarihi yapılar bu savaşta Sırp ve Hırvat güçleri tarafından hedef alınmış ve bölgedeki Osmanlı izleri tamamen silinmek istenmiştir.
[3] 14 Aralık 1995 tarihinde ABD’nin Dayton kenti yakınlarında imzalanan ve Bosna Savaşını sonlandıran antlaşmadır. Sırp, Boşnak ve Hırvat liderlerin ortak imzasıyla onaylanmıştır.
[4] Bosna Mucizesi Konuşmalar, Sayfa: 34-35, Yöneliş Yayınları, İstanbul 2003