Haber: Ali İzzet KeçeciYunanistan’ın Girit ve Eğriboz’dan sonraki en büyük adası olan Midilli uluslararası adıyla Lesvos, ülkemizin kıyılarına çok yakın olması sebebiyle Ege’de kaçak göçmenler için iyi bir durak olarak görünüyor.Ayvalık gümrüğünden yasal ulaşımın olduğu ada, Türkiye’nin Ege’ye dönük pek çok sahilinden kaçak göçmenlere AB topraklarına girme umudu olmuş durumda. Bu umudun sonucunda ortaya artık alıştığımız görüntüler çıkıyor: Mültecilerin şişme botlarla sahil güvenliğe yakalanmadan kıyıya çıkması, çoluk çocuk insanlık dramları ve bir de kıyıya ulaşamadan batan şişme botlardan çıkan cansız bedenler...Bu durumun sadece Türkiye'nin değil, aynı zamanda tüm dünya kamuoyunun da bilgisi dahilinde olduğunu daha en başından hatırlatalım.Peki umudun Türkiye'den sonraki ikinci durağı olan Midilli'de göçmenler nasıl bir süreçten geçiyor?Daha adanın başkenti Mitilini şehrine girdiğinizde başlıyor göçmenlerin yolculuğu... -Pasaport kontrol noktasından çıktıktan hemen sonra kalabalık göçmen kafilesine rastlıyorsunuz. Tabii sonrasında yemek sırasında bekleyen yine kalabalık göçmen grupları da unutmamak gerekir.-Ada polisine teslim olanlar önce kayıt altına alınıyor ve çok detaylı olmasa da sağlık kontrolünden geçiriliyor. Sağlık kontrolünden geçirilen mülteciler, adanın kuzey bölgesinde sırf bu amaç için kurulan kampta (her ne kadar BM standardında olmasa da) toplanıyor ve sırasıyla feribot vasıtasıyla başkent Atina’ya gönderiliyor.Atina son durak mı peki? Hayır. Nasıl ki, Midilli ilk durak değilse onun öncesinde Türkiye’ye girebilmek ve çıkabilmek varsa, Atina da sadece bir geçiş durağı. Sonrasında ne mi var? Makedonya sınırı, Sırbistan sınırı ve Avusturya üzerinden Almanya… Sıradan bir vatandaşın pasaport ve vize ile ortalama üç dört saatte ulaştığı Almanya, mülteciler için haftalar, belki de aylar sürüyor. Tabii hayatta kalabilirlerse. Bunca sıkıntının sebebi ne diye sorduğumuzda cevaplar hep aynı: Daha iyi bir gelecek, savaş olmayan bir ortam ve sağlıklı, mutluluk dolu günler.Birleşmiş Milletler tüm dünyada mültecilere dönük politikalarını yürüttüğü "Yüksek Komiserlik" aracılığıyla mültecilerin hukuki statüsünü ve sığındıkları yerde tabi olacakları rejimi bir dizi yasal yaptırıma bağlamış durumda. Sahillere şişme botlar ve can yelekleri ile çıkan göçmenlerin mülteci statüsü alması ve ülkelerine geri iade edilmemeleri (Ortada iade edilecek bir ülkede yok!) bu yasal rejime tabi olduğundan dolayı, göçmenler ölümü göze alma pahasına bu zor yolculuğa çıkıyorlar.Sahillerde gözümüze çarpan onlarca can yeleği ve şişme bot parçaları, Türkiye sahillerinden Midilli sahillerine her gece devam eden insan akınına, ne Türk yetkililerin ne de Yunan yetkililerin bir çözüm bulamayacağını gösteriyor.Türkiye olarak en az dört yıldır ciddi biçimde yaşadığımız sığınmacı sorunu bugün artık bizim sınırlarımızdan taşarak komşu ülkelere ve adalara akmaya başladı, yeni bir hayat, insanca bir yaşam ve mutlu bir gelecek hayaliyle.Böyle bir istekte bulunmak bir insan için çok mu lüks? Böyle bir hayatı insanın kendi ülkesinde yaşaması imkansız mı? Cevaplar belli fakat bunun çözümü mevcut şartlarda oldukça karışık görünüyor.Mürekkep Haber olarak mültecilerin Ege’de yaşadıkları dramları ve yolculuklarının devamını ilerleyen zaman diliminde yeni gözlem ve ziyaretlerimizle sizlere aktarmaya devam edeceğiz.
Yaşam
24 Ağustos 2015 - 22:30
Güncelleme: 24 Ağustos 2015 - 23:13
Umut yolculuğunda ikinci durak: Midilli
Türkiye olarak en az dört yıldır ciddi biçimde yaşadığımız sığınmacı sorunu, bugün artık bizim sınırlarımızdan taşarak komşu ülkelere ve adalara akmaya başladı. Yeni bir hayat, insanca bir yaşam ve mutlu bir gelecek hayaliyle...
Yaşam
24 Ağustos 2015 - 22:30
Güncelleme: 24 Ağustos 2015 - 23:13