Ali İzzet Keçeci yazdı
İstanbul’un tam merkezinde yer alan Burmalı Minareli mescidin ne kadar içler acısı bir durumda olduğunu daha önce defalarca gören ve yazan kişiler olarak bu konudaki hassasiyetimizi kaybetmeden araştırma ve ilgili yerlere bu hususları iletme konusunda bir an olsun yılmadık.
İstanbul’da tek örnek olan Burma Minareli Mescit'in gerek orijinal minaresi gerekse çatısı her yağmurda akan ve cemaati zor durumda bırakan namaz mahalinin bir an önce tamirat ve restorasyondan geçmesinin elzem olduğunu daha önce yazdık ve ilgililere ilettik. Aradan uzunca bir zaman dilimi geçmesine rağmen, caminin bu kötü durumunda bir değişme olmadığı gibi mevcut durumundan dolayı neredeyse cemaatinde dahi bir azalma olduğunu bizzat gözlemledik. Ülkemizde bu gibi durumlarda öncelikle selatin (sultan) camilerinin tamir ve restore edildiğini akabinde bu tarz küçük mahalle camilerine sıra geldiğini hepimiz bilmemize rağmen, tarihi eserler ve özellikle tarihi camiler arasında bu denli bir ayrıma gitmenin hiç de sağlıklı sonuçlar doğurmayacağı bilinciyle bu farklılığı ortadan kaldırmak için uğraştık.
Şehzade camiinin gölgesinde kalmasına rağmen bizlerin her daim gönlünde asli yer bulan bu güzel eseri, restorasyon kapsamına alan kıymetli yetkililere biraz geç kalınsa dahi teşekkür etmek en temel vazifemizdir. Bu kıymetli eserin etrafına bugün yer almayan büyükçe bir mahalle bulunurken bugün bir park içerisinde yer alması ve kendisinin de giderek eski mahalle arkadaşı eserlerin akıbetine uğramasından korkmamız yersiz değildi. Nitekim çok değil birkaç sene daha el değmese o güzelim tek örnek minare tamamen çökebilirdi.
Bu güzel haberi vermenin mutluluğu bir yana, restorasyon aşamalarında yaşanacak gelişmeleri de yine sizlerle paylaşacağımızı bilmenizi isteriz.
Ülkemizin her eseri kıymetlidir ve geleceğe taşımak vazifemizdir. Burma Minareli Mescidin yeniden açıldığı günü beklemenin özlemi ile…