Merve Balcıoğlu yazdıBir ülke düşünelim. Yönetimini ve güvenliğini düşünelim. Geçmişte yaşadıklarını ve tarihini de tartışalım. O ülkenin medyası üzerine konuşalım, en azından bunları yapabiliriz. Sabırların sonu vardır. Ölümün sel olup aktığı bir yerde, yarın uyanıp da hayatın akışına normalmiş gibi devam etmek bazen, insanlık suçu işlemişçesine kötü ve karanlık hissettirir. Ölümü yenmek mümkün değildir. Biz ölümlüler yaşamı, gerçek sonun ne olduğunu bilerek tamamlamaya çalışırız. Bu dünyanın alternatifleri de vardır. Ölüm bir gün gelecekse kendi istediği gibi gelsin. Bu zamanı çabuklaştırmak insanlık suçunun kendisidir. Sessiz kalmak da bu suça ortak olmaya yakın bir yerdedir.Sınıf farklılıklarının nadiren sorun olarak görüldüğü bazı kesimler eleştiriler yapmaya başladılar. Bizim sınıfımızdan olmayanın ölümünü de normal karşılamalıyız. Bu kadar insafsız bir bakış açısı olabiliyor. Yaşamın en kutsal nokta olarak kabul edildiği bir yerde, ölümün cevapları sessiz karşılanıyor. Bir yılın bittiği başka bir yılın başladığı bir gün sadece, o kadar zararsız ve kendine kadar bir gündü hepsi o kadardı. Ne yazık ki, ölüm cebinizin içerisine bakmaz. İnancınızın ne olduğu ile de ilgilenmez. Herkesin vereceği bir hesap vardır. Ailesine, çocuklarına, kendisine, ülkesine ve dünya genelinde vermek istediği bir hesap olarak vardır.Bu işlerde biraz insaflı olmalı. Sizler daha iyi bilirsiniz. Ciddi bir katliam sonrası, çok rahat bir dil kullanarak bu şekilde açıklamalar yapılması kabul edilebilir değildir. İnsanlık suçu işte burada başlar. ‘O insanların orada ne işi varmış’ tonunda söylemler nefret ve öfke doğurmaktan, ayrıştırmaktan başka neye yarayabilir? Hangi soruya cevap verebilir?Bugüne kadar tek bir sınıf ayrımcılığına ses çıkarmayan insanlar, bugün ölenlerin zengin kimseler olduğunu anlatıp duruyor. Bu yeni bir yaklaşım olsa gerek, çünkü ölenin ardından yas tutulur, cebinde ne kadar olduğu başka bir meseledir. Zengin ölülerin ardından üzülmemek ya da bu kadar acımasız konuşmak başka bir insan modelinin ürünü kabul edilebilir.Ülkemizin basın yayın organları, kendilerini toparlamak ve kullandıkları dile düzen getirmek zorundadırlar. Manşetlere taşınan nefret söylemleri medya dili açısından da etik değildir. Ülke olarak empati yapmayı öğrenmemiz gerek. İnsanların umudu tükendikçe yarına uyanmak için bir sebep bulamadıklarında, geçmişin de yaşadığımız bu zamanlarında bir anlamı kalmayacak. Sürekli kutuplaşmak ve nefret söylemleri yaratmak, mevcut durumu değiştirmeyecek.Kısa bir zaman önce ülkemizde sanat yapamıyoruz diye acı çekerken, şuan da; "hayatta kalabilecek miyim?" düşünceleri ile daha da derin düşüncelere dalıp gidiyoruz. Bugün kendimize veremediğimiz cevapları, yarın çocuklarımıza nasıl vereceğimiz konusunda endişeli ve karamsar bir hale gelmeye başladık. Dünya sanat tarihine yansıdığı gibi savaş ve ölüm her zaman olmuş. Bugün bizleri düşündüren hiç mi ders almadık. İnsanlık olarak tüm bu kötülüklere maruz kalmaktan ne zaman vazgeçeceğiz… Savaş ve ölüm, tablolara yansıdığı halinden daha kötü etkiliyor bizleri, her geçen gün benliğimizden bir parça daha bırakıyoruz.Zamanında Ressam Picasso’ya, katıldığı sergide bir Alman general yaklaşır ve sorar; ‘’Bu tabloyu siz mi yaptınız’’ Picasso’da; ‘’Hayır, siz yaptınız ‘’der. Yarınların sorusu kim bilir ne olacak? Bu tabloyu siz mi yarattınız, sorusuna verecek bir cevabımız yok. Gelecek bizlerden hesap sorarsa hazırlıklı olmamız gerekir. Tüm dünya insanları olarak başka bir dünyada yaşamak mümkündür. Hiçbir zaman geç değildir. Bir yerden başlamak gerekir, bir parça umutla olsun ilerlemek gerekir. İnsanlar en azından ölümlerin gölgesinde yaşamaz. Geçmişin kötü izleri karanlıklara karışır. Kim bilir, belki de barış dolu masmavi bir dünyamız olur. Umut yeniden aramıza karışır. Bunlar olabilir. Daha güzelleri de olabilir.Her şey olabilir.
Gündem
02 Ocak 2017 - 10:26
Bu resmi siz yaptınız!
"Bugüne kadar tek bir sınıf ayrımcılığına ses çıkarmayan insanlar, bugün ölenlerin zengin kimseler olduğunu anlatıp duruyor. Bu yeni bir yaklaşım olsa gerek, çünkü ölenin ardından yas tutulur, cebinde ne kadar olduğu başka bir meseledir..."
Gündem
02 Ocak 2017 - 10:26